Türk basını Atatürk’e hakarete suskun / Nadir Temeloğlu

Gazetelerin birinci sayfalarına bakın…
Kiminde Türkiye Cumhuriyeti’nin bayrağı, kiminde Atatürk, kiminde Türkiye haritası, kiminde Atatürk’ün gözleri…
Kiminin adı Cumhuriyet, kiminin adı Türkgün, kiminin adında millîlik var…
Hepsinde Hz. Peygamberimize yönelik kışkırtmanın haberi var, alınan önlemler var, dergiye baskın var, tepki var… Bunlar elbette olacak ama gelin görün ki, orada Cumhuriyet’imizin kurucusu Atatürk’e yönelik hakaretlere karşı bir tane bile cümle yok!
Bugün bir tek Aydınlık uyarıcı yayın yaptı: “Şiddeti kışkırtan ABD ve İsrail: Hz. Muhammed ve Atatürk her zaman ABD ve İsrail’in hedefi olmuştur.”
YANITSIZ BIRAKILAMAZ
Türkiye Üretim devrimine gidiyor, kışkırtmalar karşımıza çıkıyor.
Türkiye Bütünleşme sürecine gidiyor, kışkırtmalar karşımıza çıkıyor.
Kur’ân-ı Kerim yakılmasını onaylayan NATO Genel Sekreteri’ne sessiz kalan bu gruplar, Atatürk’ü hedefe koyuyor.
Atatürk’e sövenler, NATO’ya sövmüyor!
Hz. Muhammed’e saygısızlığı hiç birimiz kabul etmiyoruz. Ama bunun yakıp yıkmak değildir. Atatürk’e ve Cumhuriyet’e hakaret etmek değildir.
Dergiye tepki gösteren ülke yöneticileri, Atatürk’e hakarete suskun.
Cumhurbaşkanı suskun, bakanlar suskun…
Sağından soluna medya suskun…
Mustafa Kemal’e yapılan hakaret yanıtsız mı kalacak?
ATATÜRK’TEN VAZGEÇEN TÜRKİYE YIKILIR
Cumhurbaşkanı sık sık iç cephe vurgusu yapıyor.
İç cepheyi ayakta tutmak, Türkiye’yi ayakta tutmaktır. Bunun yolu budur.
Atatürk’ten vazgeçen Türkiye yıkılır.
Hz. Muhammed’den vazgeçen Türkiye de yıkılır.
Bu mesele basit değildir. Türkiye’nin ayakta kalma meselesidir.
Bugün 2 Temmuz. Madımak nasıl bir Gladyo operasyonuysa, Türkiye’yi yıkma girişimiyse, bugün bu kalkışmalar da Türkiye’yi girdiği devrimci yoldan koparma ve yıkma girişimidir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin koltuğunda oturanlar, Türkiye’nin temellerini dinamitleyen bu girişimlere sessiz kalamaz.
Türk basını da sessiz kalamaz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları olmasaydı, basım yayın özgürlüğünüz olmazdı.
Türkiye’yi savunma derdiniz varsa, bunu Atatürk’süz yapamazsınız.
Atatürk’ten vazgeçen basın ancak bir mütareke basını olur.
***
Lafı dolandırmayalım; ‘İsrail’le barışın’ diyorlar…
Nedret Ersanel-YENİ ŞAFAK
ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın açıklamaları belli ki hep ilginç olacak. Anadolu Ajansı’na verdiği söyleşi de öyleydi ve içerisinde özellikli bir bölüm ‘hımm’ dedirtiyor…
“İsrail’in yeniden tanımlanması gerekiyor. Şu an yeniden tanımlanma sürecinde. İsrail-İran arasında yaşananlar, hepimiz için, ‘süre doldu, yeni bir yol açalım’ deme fırsatı. Bu yolun anahtarı Türkiye”… (29/06.)
Ceplerimizi yoklayalım; Türkiye’nin Ortadoğu’da elinde tuttuğu çok anahtar var ama o yolun anahtarı hangisi? İsrail’in yeniden tanımlanması ne demek? Yeni yol ne? Hangi kapıyı, kilidi açacak? İngiltere için sorduğumuz sorular burada da caridir…
İnceltelim…
Trump’lı ABD’nin Ortadoğu’ya yönelik ana planı, ‘İbrahim Anlaşmaları’nın hayata geçmesidir. Değişen konjonktüre uygun rötuşlar atılsa da, bölge ülkelerinin bunu imzalamasıdır…
Bir ayağı Suriye’dir. İki sorunun aşılması gerekiyor. İlki İsrail’dir. Şam-Tel Aviv ilişkilerinin iyileşmesi ABD-İngiltere tarafından destekleniyor ve teşvik ediliyor. Yeni Şafak, 29’unda, “Suriye-İsrail anlaşması belirginleşiyor” başlığı attı ve “Suriye’de Esad rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesiyle birlikte Golan Tepeleri’nin Suriye tarafında kalan tampon bölgeyi işgal eden İsrail ile Şam yönetimi arasındaki müzakereler sona yaklaşıyor” diye duyurdu…
30’unda ajanslar, “Trump, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdı” haberini servis ettiler. Alenen söylemeseler de hem Washington hem Londra, Türkiye-İsrail ilişkilerinin de tatlıya bağlanmasını arzu ediyor. Hatta Suriye bunun ön adımlarından, kolaylaştırıcılarından sayılıyor. PKK/YPG meselesi de öyle… (…)
Sonuç olarak, Ankara’nın bu gelişmelerin bazılarından hoşlanmadığı bazılarında ise önemli çıkarlar gördüğü tahmin edilebilir. Yol ve anahtar konusunda ne yapılacağını takip edeceğiz ama ‘Anglosfer’, Türkiye’yle birlikte “atağa geçen ortaklar” olmak istiyor.