Dolar 42,2046
Euro 48,7821
Altın 5.439,09
BİST 10.933,23
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 29°C
Çok Bulutlu
Adana
29°C
Çok Bulutlu
Cts 28°C
Paz 29°C
Pts 28°C
Sal 27°C

Türkiye’nin Sosyo-Ekonomik haritası yeniden çiziliyor: İl SEGE 2025’te Bursa eşiğini koruyor, Adana yükselişte / Ergül Halisçelik yazdı

Türkiye’nin Sosyo-Ekonomik haritası yeniden çiziliyor: İl SEGE 2025’te Bursa eşiğini koruyor, Adana yükselişte / Ergül Halisçelik yazdı
7 Kasım 2025 09:47
A+
A-


Türkiye’nin sosyo-ekonomik manzarası, yalnızca rakamlardan ibaret bir tablo değil; üretimden göçe, eğitimden çevresel dönüşüme kadar her alanda değişimin hikâyesidir. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (İl SEGE-2025), bu hikâyenin yeni sayfasını açıyor. Veriler, büyükşehirlerin hâlâ gücünü koruduğunu; ancak Bursa gibi üretim merkezlerinin dönüşüm baskısı altında, Adana gibi yükselen kentlerin ise yeni bir lig kapısında olduğunu gösteriyor. Artık mesele yalnızca büyüme değil krizlere dayanıklı, dijitalleşen ve yeşil ekonomiye uyum sağlayan ve sürdürülebilir kalkınmayı hedefleyen şehirler inşa edebilmek.

İLLER ARASI GELİŞMİŞLİKTE YENİ DENGE ARAYIŞI

Türkiye’nin iller arası gelişmişlik farkları uzun yıllardır sadece ekonomik göstergeleri değil, seçim davranışlarından göç dinamiklerine, yatırım eğilimlerinden toplumsal eşitsizlik tartışmalarına kadar geniş bir etki alanını şekillendiriyor. Bu nedenle İl SEGE verileri, Türkiye’nin sadece bugünkü durumunu değil, gelecekte hangi illerin büyüme potansiyeli taşıdığını, hangilerinin mevcut konumunu kaybetme riskiyle karşı karşıya olduğunu da gösteriyor. İl SEGE-2017 ile İl SEGE-2025 verilerini birlikte okumak, Türkiye’nin bu süreçte yaşadığı ekonomik dalgalanmaları, bölgesel kırılmaları, üretim coğrafyasındaki kaymaları ve özellikle orta gelişmiş illerde yaşanan sessiz ama etkili dönüşümleri analiz etmeyi mümkün kılıyor.

İl SEGE-2017’den İl SEGE-2025’e uzanan bu zaman dilimi, Türkiye ekonomisinin sadece kur ve enflasyon şoklarıyla değil; aynı zamanda pandemi, 6 Şubat depremleri, küresel tedarik zincirindeki kırılmalar ve yeşil dönüşüm baskısıyla sınandığı bir dönem oldu. Buna rağmen 4,419 SEGE skoru ile İstanbul, 2,837 SEGE skoru ile Ankara, 1,808 SEGE skoru ile İzmir gibi büyükşehirler gelişmişlik sıralamasındaki üstünlüğünü koruyarak ilk üç sırada kendilerine yer bulurken;0,983SEGE skoru ileYalova, 0,880 SEGE skoru ileTekirdağ, 0,688 SEGE skoru ile Mersin, 0,627 SEGEskoru ile Çanakkale ve 0,597 SEGE skoru ile Balıkesir gibi kentler yükselişe geçerek orta ligden üst gruba yaklaştı.1,360SEGE skoru ile Bursa gibi üretim merkezleri yerlerini korudu fakat yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve göç baskısı nedeniyle artık bir eşikte duruyor. Öte yandan -1,826 SEGE skoru ile Ağrı, -1,797 SEGE skoru ile Muş, -1,497 SEGE skoru ileŞırnak, -1,471SEGE skoru ileHakkâri gibi illerde tablo değişmedi; sosyo-ekonomik makas kapanmadı, aksine belirginleşti.

SEGE’NİN METODOLOJİK YAPISI: İl SEGE-2017 ve İl SEGE-2025’te Boyutlar ve Değişkenler Nasıl Ölçüldü?

SEGE çalışmaları, illerin gelişmişlik düzeyini yalnızca tek bir ekonomik göstergeye indirgemek yerine, çok boyutlu bir bakış açısıyla analiz etmektedir. Hem İl SEGE-2017 hem de İl SEGE-2025 araştırmalarında iller; sosyo-ekonomik yapıyı daha gerçekçi biçimde yansıtan 8 ana tema ve 52 değişken üzerinden değerlendirilmiştir. Bir ilin veya bölgenin kalkınma kapasitesini ölçmek, sadece gelir düzeyine odaklanmakla mümkün değildir; demografi, istihdam, eğitim, sağlık, rekabetçi ve yenilikçi kapasite, mali, erişilebilirlik ve yaşam kalitesi gibi farklı boyutların birlikte ele alınmasını gerektirir.

Bu kapsamda kullanılan değişkenler, illerin kalkınma potansiyelini bütüncül biçimde değerlendirebilmek amacıyla 8 temel başlık altında toplanmış ve her biri, sosyo-ekonomik yapının belirli bir yönünü temsil edecek şekilde kurgulanmıştır. Böylece SEGE çalışmaları, yalnızca bir sıralama üretmekle kalmamış; aynı zamanda iller arasındaki yapısal farkların, güçlü ve zayıf yönlerin anlaşılması için analitik bir çerçeve sunmuştur.

Bu analitik çerçeve doğrultusunda, İl SEGE-2017 ve İl SEGE-2025 çalışmalarında nüfus yoğunluğu, net göç hızı, işsizlik ve istihdam oranları, kadınlarda okuryazarlık oranı, ortaöğretim net okullaşma oranı, yüz bin kişiye düşen hastane yatak sayısı, kişi başına düşen ihracat tutarı, banka kredilerinin Türkiye içindeki payı ile kişi başına mesken elektrik tüketimi gibi bazı ortak göstergeler kullanılarak illerin sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyi karşılaştırmalı biçimde değerlendirilmiştir.

Ayrıca, İl SEGE-2025 çalışmasında İl SEGE-2017 sonuçlarıyla karşılaştırılabilirliğin korunması amacıyla aynı boyutlar ve büyük ölçüde benzer değişken seti kullanılmıştır. Bununla birlikte, sosyo-ekonomik yapıda son yıllarda önem kazanan dijitalleşme, yenilikçilik ve yaşam kalitesi dinamiklerini yansıtmak amacıyla; Ar-Ge harcamalarının Türkiye içindeki payı, kişi başına düşen fikri mülkiyet başvuruları, e-ticaret işlem sayısı ve kamuya açık alan oranı gibi bazı yeni göstergeler de endekse entegre edilmiştir.

TÜRKİYE GENELİNDE SIRALAMA: İlk 10’un Değişmeyen Ağırlığı, Son Sıralarda Derin Kırılma

İl SEGE-2025verileri Türkiye’nin sosyo-ekonomik coğrafyasının ana ekseninde köklü bir değişim olmadığını gösterse de, orta sıra illerde sessiz fakat anlamlı hareketlilikler yaşandığı net şekilde görülüyor. Türkiye’nin gelişmişlik liginde ilk üç sırada yer alan İstanbul (4,419), Ankara (2,837) ve İzmir (1,808) yerlerini koruyarak ülkenin ekonomik, akademik, yönetsel ve kültürel merkezleri olmayı sürdürüyor. İstanbul çok yüksek düzeyde kişi başı gelir, dış ticaret hacmi, finansal derinlik, Ar-Ge harcaması, eğitim ve sağlık altyapısıyla başı çekerken; Ankara özellikle kamusal hizmetler, eğitim seviyesi, kamu Ar-Ge merkezleri, üniversite yoğunluğu ve kişi başına düşen sağlık yatırımları nedeniyle ikinci sıradaki yerini koruyor. İzmir ise yaşam kalitesi, liman ticareti, turizm, yüksek eğitimli nüfus ve yenilenebilir enerji yatırımları ile üçüncülüğünü sürdürüyor.

Bu üçlüyü sırasıyla 4. sırada bulunanKocaeli (1,777), 5. sırada bulunanAntalya (1,716) ve 6. sırada bulunanBursa (1,360) izliyor. Kocaeli, sanayi üretimi, organize sanayi bölgeleri, kişi başına düşen sanayi elektriği tüketimi, liman kapasitesi ve dış ticaret dengesiyle ülkenin üretim üssü olmaya devam ediyor. Antalya, sağlık turizmi, konaklama kapasitesi, yabancı turist sayısı, havalimanı bağlantıları ve tarımsal üretim sayesinde ilk beşte yerini sağlamlaştırıyor. Bursa ise otomotiv ve makine sektörlerinin merkezi olarak imalat sanayi istihdamında,mobilya sanayisinde, ihracatta ve Ar-Ge merkezlerinde ülke ortalamasının çok üzerinde performans sergiliyor.

İl SEGE-2025 sonuçlarında dikkat çeken gelişmelerden biri, Yalova’nın (0,983) ve İl SEGE-2017’ye kıyasla bir sıra gerilemiş olmasına rağmen Tekirdağ’ın (0,880) ilk on içine girmesidir. Yalova, kişi başına düşen banka mevduatı, kişi başı ihracat, yenilenebilir enerji yatırımları, Ar-Ge merkezleri ve İstanbul’a yakınlıktan kaynaklanan bölgesel entegrasyon ile 9. sırada yer alıyor. Tekirdağ ise Çorlu-Çerkezköy hattında yoğunlaşan sanayi, liman bağlantısı, OSB sayısı, demiryolu yük taşımacılığı ve işgücü verimliliğiyle 10. sırada yer almaktadır. 7. sırada bulunan Eskişehir (1,295) ve 8. sırada bulunan Muğla’da (1,251) özellikle eğitim düzeyi, kültürel etkinlik yoğunluğu, yaşam kalitesi ve kişi başı gelir göstergeleriyle aşağıdaki grafikte de görüleceği üzere ilk onda yer almaya devam ediyor.

Buna karşın aşağıdaki grafiğe göre listenin son on sırasında ciddi bir stabilite söz konusu. 81. sırada bulunan Ağrı (-1,826), 80. sırada bulunanMuş (-1,797),79. sırada bulunanŞanlıurfa(-1,525),78. sırada bulunanŞırnak (-1,497), 77. sırada bulunanHakkâri (-1,471),76. sırada bulunanSiirt (-1,353),75. sırada bulunan Bitlis (-1,348), 74. sırada bulunanVan (-1,345), 73. sırada bulunan Iğdır (-1,182) ve  72. sırada bulunan Mardin (-1,174)gelişmişlik endeksinde son sıralardalar. Bu illerde eğitim göstergeleri zayıf, sağlık altyapısı yetersiz, kadınların iş gücüne katılım oranı düşük, kişi başına düşen gelir Türkiye ortalamasının çok altında ve üretim ekonomisi yerine büyük ölçüde tarım ve kamu transferlerine dayalı bir ekonomik yapı hâkim. İl SEGE-2017’den İl SEGE-2025’e ilerleyen süreçte bu illerde önemli bir sıralama değişikliği görülmemesi, bölgesel kalkınma politikalarının etkisiz kaldığının ve beşeri sermaye kaybının hızlandığının açık bir göstergesi.

ADANA VE BURSA ÖZELİNDE İL SEGE-2025 ANALİZİ

ADANA: Orta Sınıftan Üst Basamağa Doğru Sessiz Bir Yükseliş

İl SEGE-2017’de0,353 SEGE skoru ile 27. sırada yer alan Adana’nın İl SEGE-2025’te 0,441 SEGE skoru ile 22. sıraya yükselmesi, ilk bakışta mütevazı görünebilir; ancak bu yükseliş ilin sanayi üretimi, lojistik kapasite ve finansal göstergelerde önemli bir dönüşüme işaret ediyor. Türkiye genelinde tüketilen sanayi elektriği ve organize sanayi bölgesi istihdamı açısından sıçrama yapan Adana, özellikle tarıma dayalı sanayi, plastik-kimya, gıda üretimi ve enerji yatırımları sayesinde skorunu arttırdı. Bankacılık kredi kullanımı, esnaf-sanatkâr işletme sayısı, küçük ve orta ölçekli sanayideki istihdam oranı yükselirken; Adana aynı zamanda Mersin limanı ve Çukurova Havalimanı bağlantısıyla bölgesel ticarette merkezi konumunu güçlendirdi.

Ancak Adana’nın en önemli yapısal sorunu işsizliktir. TÜİK tarafından 27 Ekim 2025 tarihinde yayımlanan İşgücü İstatistikleri, Eylül 2025 raporuna göre Türkiye genelinde işsizlik oranı %8,6’dır. Öte yandan, il düzeyinde işsizlik oranlarına yer verilen en son rapor olan, 20 Mart 2025 tarihli İşgücü İstatistikleri, 2024 verilerine göre, işsizlik oranının en yüksek olduğu 11. il konumundaki Adana’da bu oran %11,4 olarak gerçekleşmiştir. Bu yüksek oran, özellikle genç işsizliği ve kadın işgücüne katılımının düşüklüğünden kaynaklanmakta; bu durum ilin “Sanayi üretiyor ama istihdam oluşturamıyor” görüntüsünü pekiştirmektedir.Eğitimde ise ortaöğretim mezun oranı yüksek olsa da üniversite mezunu nüfus oranı sınırlı ve beşeri sermaye Bursa, Kocaeli, Ankara gibi illerle yarışacak düzeye ulaşmış değil. Adana, İl SEGE-2017 endeksinde sağlık göstergeleri bakımından zayıf bir performans sergilemiş; İl SEGE-2025’te ise bu tablo büyük ölçüde devam etmiştir. Her ne kadar on bin kişiye düşen hekim sayısında artış sağlanmış ve bebek ölüm hızında iyileşme kaydedilmiş olsa da, Adana sağlık hizmetlerine erişim ve genel sağlık göstergelerinde halen Türkiye ortalamasının gerisinde yer almaktadır.

Bu tablo, Adana’nın sahip olduğu potansiyeli tam olarak performansa dönüştüremediğini, ancak doğru politikalarla Marmara dışındaki en güçlü sanayi merkezlerinden biri olabileceğini göstermektedir. Tarım-sanayi entegrasyonunun güçlendirilmesi, gıda teknolojileri, yenilenebilir enerji, lojistik ve depolama altyapısına yönelik yatırımlar; Ceyhan’da planlanan Doğu Akdeniz Konteyner Limanı ile SASA Yumurtalık Özel Endüstri Bölgesi gibi stratejik projelerle birleştiğinde, uygun teşvik mekanizmalarıyla desteklenmesi halinde Adana’nın 2030 yılına kadar SEGE sıralamalarında Türkiye’nin ilk 15 ili arasına yükselmesi mümkün görünmektedir.

Aşağıdaki tabloda, Adana’nın SEGE çalışmalarında kullanılan sekiz ana tema kapsamında yer aldığı sıralamalar gösterilmektedir.

Tabloya göre Adana, İl SEGE-2025 genel sıralamasında 27’den 22’ye yükselerek sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından bir ilerleme kaydetmiştir. Bu ilerlemenin lokomotifleri, 21. sıradan 6. sıraya sıçrayan Erişilebilirlik ve önemli ölçüde iyileşme gösteren Eğitim (55’ten 41’e) temaları olmuştur. Bu güçlü yönler, Adana’nın bölgesel bir merkez olma ve beşeri sermayesini geliştirme potansiyelini desteklemektedir. Ancak kentin sıçramasını sınırlayan kritik yapısal sorunlar devam etmektedir: İstihdam sıralamasında durağanlık (44. sırada kalması) ve Demografitemasında 29 sıra gerileyerek 55. sıraya düşmesi, Adana’nın nüfus yapısı ve işsizlik alanında acil çözülmesi gereken derin sorunlar yaşadığını göstermektedir. Özetle Adana, güçlü altyapı ve eğitim göstergelerini, Demografi ve İstihdamdaki bu yapısal zayıflıkları giderek somut ekonomik performansa dönüştürmek zorundadır.

BURSA: Güçlü Ama Baskı Altında Bir Merkez

1.360 İl SEGE-2025 skoru ile Bursa, İl SEGE-2017’de olduğu gibi, İl SEGE-2025’te de Türkiye’nin en gelişmiş 6. ili olmuştur.Bu istikrar, büyük bir başarının yanında bir eşikte durulduğunun da göstergesi. Otomotiv üretiminin merkezi olması, makine-metal, tekstil, beyaz eşya sektörlerinin güçlü yapısı,mobilya sanayisi, yüksek ihracat kapasitesi ve geniş ulaşım bağlantıları Bursa’yı halen Türkiye’nin üretim başkenti konumunda tutuyor. Kişi başına düşen banka mevduatı, sanayi elektriği tüketimi, organize sanayi bölgesi sayısı, Ar-Ge merkezi ve teknopark sayısı gibi göstergeler Bursa’nın Türkiye ortalamasının çok üzerinde olduğunu kanıtlıyor.

Ancak Bursa’nın sorunları artık büyümenin değil, dönüşümün sorunları. Göçle gelen nüfus konut fiyatlarını yükseltiyor, ulaşım altyapısını zorluyor, hava kirliliği ve karbon salımı artıyor. Yeşil mutabakat kapsamında ihracatçı firmaların karbon emisyonlarını azaltmaları, dijitalleşmeye geçmeleri ve enerji verimliliğini artırmaları gerekiyor. Bursa’nın mevcut sanayi yapısı yüksek istihdam sağlasa bile yüksek katma değer üretim eksik. Kısacası Bursa üretmeye devam ediyor, ancak artık sadece üretmek yetmiyor; daha akıllı, daha temiz ve daha teknolojik üretim zorunlu hale geliyor.

Aşağıdaki tabloda, Bursa’nın SEGE çalışmalarında kullanılan sekiz ana tema kapsamında yer aldığı sıralamalar gösterilmektedir.

Tabloya göre Bursa, İl SEGE-2025 Genel Sıralamasında 6. sıradaki yerini koruyarak Türkiye’nin en gelişmiş illeri arasındaki güçlü konumunu sürdürmektedir. İlin en büyük başarısı, Rekabetçi ve Yenilikçi Kapasitesi temasında 5’ten 3. sıraya yükselmesi ve Yaşam Kalitesinde önemli bir sıçrama (17’den 11’e) kaydetmesidir; bu da kentin sürdürülebilir kalkınma ve teknolojik adaptasyon hedeflerinde başarılı olduğunu gösterir. Ancak bu güçlü performansa rağmen Bursa, bir üretim merkezi olmanın getirdiği baskılarla yüzleşmektedir: Demografi(11’den 17’ye) ve Sağlık (26’dan 31’e) sıralamalarındaki düşüşler dikkat çekicidir. Bu gerilemeler, ilin nüfus yoğunluğu, kentsel baskı ve hizmet kalitesi alanlarında dikkatli bir yönetim gerektirdiğini ve ‘dönüşüm eşiği’ni aşmak için kentsel sürdürülebilirliğe odaklanılması gerektiğini göstermektedir.

İL SEGE-2017’DEN İL SEGE-2025’E DEĞİŞİMİN NEDENLERİ: Deprem, Göç, Teşvikler, Dijitalleşme ve Yeşil Ekonomi Baskısı

2013-2014 dönemi verileriyle hazırlanarak 2019 yılında yayımlanan İl SEGE-2017ile2020-2025 dönemi verileriyle hazırlanarak 2025 yılında yayımlananİl SEGE-2025 arasındaki altı yıllık dönem, Türkiye’nin yalnızca ekonomik göstergeler üzerinden değil, aynı zamanda toplumsal kırılganlıklar açısından da ciddi biçimde sınandığı bir süreç oldu. Bu dönemin en yıkıcı olayı olan 6 Şubat 2023 depremleri, etkilenen şehirlerin sosyo-ekonomik yapısını derinden sarstı ve SEGE sıralamalarına da doğrudan yansıdı.

Depremin merkez üssü olan Kahramanmaraş, İl SEGE-2017’de -0,416 SEGE skoru ile 58. sırada yer alırken, İl SEGE-2025’te skorunun -0,580’e gerilemesiyle 63. sıraya düşmüştür. Hatay, İl SEGE-2017’de 0,017 SEGE skoru ile 39. sıradayken, İl SEGE-2025’te -0,247’ye gerileyerek 50. sıraya düşmüştür. Adıyaman ise -0,926 SEGE skoru ileİl SEGE-2017’de 66. sıradayken, İl SEGE-2025’te -0.944 SEGE skoru ile 69. sıraya düşmüştür. Malatya’da ise hem direnç hem kırılganlık birlikte görülmüş; -0,113 SEGE skoruile İl SEGE-2017’de 44. sırada olan şehir, İl SEGE-2025’te -0,159 SEGE skoru ile yine 44. sırada kalsa da SEGE skorunda belirgin düşüş yaşamıştır.

Bu veriler, depremin yalnızca fiziksel yıkım getirmediğini, aynı zamanda sağlık, istihdam, eğitim, göç ve gelir dağılımı gibi göstergeler üzerinden illerin gelişmişlik düzeylerinde kalıcı etkiler bıraktığını ortaya koymaktadır.

Bu iller arasında bazıları İl SEGE-2017’ye göre sıralamada hızla geriye düşerken, bazıları deprem sonrası yatırım planlarına bağlı olarak geçici yükselişler yaşadı. Deprem, Türkiye’nin SEGE haritasında ilk kez bir doğal afetin kalkınma endeksini doğrudan etkilediği somut bir kırılmaya neden oldu.

Göç ise en az deprem kadar belirleyici bir faktör oldu. İl SEGE-2017 verilerinde Doğu ve Güneydoğu’dan Marmara ve Ege’ye yönelen göç hareketi belirginleşmişti; İl SEGE-2025’te bu daha dramatik hale geldi. Şırnak, Hakkâri, Ağrı gibi iller nüfus kaybederken, Bursa, Kocaeli, Tekirdağ, Yalova gibi illerde iç göç kaynaklı nüfus baskısı arttı. Bu baskı hem konut fiyatlarını yükseltti hem de ulaşım, çevre ve altyapı üzerinde ciddi yük oluşturdu. Ancak göç aynı zamandabu illerde sanayi işgücü, hizmet sektörü genişlemesi ve kültürel çeşitlilik anlamında bir dinamizmiberaberinde getirdi.

Teşvik sistemleri, bu dönemin bir başka önemli belirleyeni olmuştur. Yatırım Teşvik Belgesi’nin düzenlenmesine esas teşkil eden Yatırım Teşvik Bölgeleri altı kademeden oluşmaktadır. Birinci Bölge, en gelişmiş illeri kapsarken; Altıncı Bölge, en az gelişmiş illerden oluşmakta ve destek unsurlarının en yüksek seviyede uygulandığı bölge konumundadır.

İller arasındaki gelişmişlik farkını azaltmayı ve illerin üretim ile ihracat potansiyellerini artırmayı amaçlayan, 15/06/2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı “Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar” ile yürürlüğe giren bölgesel teşvik sistemi, 2017 sonrasında kapsamını genişletmiştir. Ancak 4., 5. ve 6. bölge illerine sağlanan vergi indirimi, sigorta primi desteği ve yatırım tahsisleri, beklenen yapısal dönüşümü tam anlamıyla sağlayamamıştır.

Buna karşılık, 2. Bölge illeri arasında yer alan Konya, Çanakkale ve Yalova’da sanayi yatırımlarında belirgin bir artış yaşanmıştır.Bu durum, sadece teşvik vermenin yeterli olmadığını, altyapı, lojistik, nitelikli işgücü ve finansal erişim dengeli bir şekilde planlanmadığında yatırımın illerde kalıcı üretime dönüşemediğini ortaya koymaktadır.

Dijitalleşme ve e-ticaret, İl SEGE-2025 verilerinde ilk kez endekse tam anlamıyla dahil edilen faktörler arasında yer almıştır. E-ticaret işlem hacmi ile genişbant internet kullanım oranı yüksek olan iller,dijital altyapı avantajlarının etkisiyle İl SEGE-2025 sıralamasında da üst sıralarda konumlanmaktadır.

E-ticaret değişkeninin yer aldığı Rekabetçi ve Yenilikçi Kapasite temasında en hızlı büyüyen iller arasındaYalova, Mersin, Kayseri ve Çanakkaledikkat çekmektedir. Genişbant internet kullanım oranı değişkeninin yer aldığı Erişilebilirlik teması kapsamında, en hızlı büyüme gösteren iller arasında Trabzon, Kayseri, Mersin ve Adana gibi iller öne çıkmıştır.Buna karşın internet altyapısı, e-ticaret kullanımı ve dijital hizmetlere erişimin en zayıf olduğu iller Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu oldu.

Son olarak yeşil ekonomi ve çevresel sürdürülebilirlik baskısı, özellikle sanayi kentleri için yeni bir eşik oluşturdu. İl SEGE-2025 endeksine ilk kez atık hizmetleri ve kamuya açık alan oranı gibi değişkenler dahil edildi. Bu göstergelerde Yalova, Tekirdağ ve Kocaeligibi sanayi şehirlerinin yüksek karbon emisyonu nedeniyle geride kaldığı; bunun yerine Nevşehir, Trabzon, Edirne, Balıkesir ve Aydın gibi çevresel uyum kabiliyeti daha yüksek illerin yaşam kalitesi skorlarını artırdığı görüldü.

Ayrıca, aşağıdaki grafikler İl SEGE-2017 ve İl SEGE-2025 verilerine göre iller arasında en fazla yükseliş ve gerileme gösteren şehirleri ortaya koymaktadır.

SONUÇ: Gelişmişlikten Dirençliliğe – Türkiye Yeni Bir Kavşağa Giriyor

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hazırlanan İllerin ve Bölgelerin Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Sıralaması (İl SEGE-2025) raporu, Türkiye’nin kalkınma hedeflerinde bir paradigma değişimini işaret ediyor. Gelişmişlik tanımı artık salt ekonomik üretimden ibaret değil; kentlerin krizlere karşı dayanıklılığı, yenilik üretme gücü ve yeşil dönüşüme uyum kapasitesi gibi faktörler belirleyici hale geliyor. Türkiye’nin geleceği, yalnızca büyümeyi değil, sürdürülebilir kalkınmayı ve dirençlilik dinamiklerini eş zamanlı başarabilen şehirlerde şekillenecek.

İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirler ülkenin ekonomik, akademik, sağlık ve kültür merkezleri olma konumlarını korurken; Kocaeli, Bursa ve Tekirdağ gibi üretim merkezleri ihracat ve sanayi gücüyle sistemin omurgasını oluşturuyor. Ancak bu üretim kentleri, yeşil dönüşüm, enerji verimliliği ve konut krizi gibi zorluklar nedeniyle acil olarak yeni bir sanayi modeline geçmek zorundadır.

Öte yandan, Adana gibi iller tarım-sanayi entegrasyonu, enerji yatırımları, liman erişimi ve coğrafi konumu sayesinde gelecekteki üretim merkezlerinden biri olma potansiyelini hızla büyütüyor. Yine de bu potansiyel, yüksek işsizlik ve beşeri sermaye eksikliği gibi yapısal sorunlar nedeniyle sınırlanmaktadır. Şırnak, Muş, Ağrı ve Hakkâri gibi iller ise hâlâ ekonomik olarak sürdürülebilir bir büyüme üretemiyor, çoğunlukla kamu harcamaları ile ayakta duruyorlar; bu durum, sosyo-ekonomik uçurumu daha görünür kılıyor. Her ne kadar iller düzeyinde sıralamalar ortaya konmuş olsa da, ilçeler arasında gelişmişlik açısından dengeli bir dağılımın bulunmadığı da göz ardı edilmemelidir.

Bu bağlamda Türkiye’nin stratejisi artık sadece “büyüme” olamaz. Yeni hedef, “dirençlilik ekonomisi” olmalıdır. Bu, şehirleri sadece gelir ve üretime göre değil; afetlere dayanıklılığı, dijitalleşme kapasitesi, yenilik üretme gücü, beşeri sermaye kalitesi ve çevresel uyum açısından da değerlendiren yeni bir teşvik sistemini zorunlu kılmaktadır. Nihayetinde mesele, en yüksek gelişmişlik seviyesine ulaşmaktan ziyade, krizlere rağmen ayakta kalabilen, dönüşebilen ve rekabet gücünü sürdürebilen şehirler inşa edebilmektir.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.