CHP’den İran düşmanlığı raporu: NATO için kaleme aldılar!

Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da NATO Parlamenter Asamblesi Genel Kurulu yapıldı. CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer’in temsilci olarak katıldığı kurula sunduğu İran raporu dikkat çekti. Raporda baştan aşağıya İran düşmanı vurguların yer alması gündem oldu.

Çakırözer’in raporunda İsrail’in İran dış politikasına benzer bir şekilde NATO’nun da İran’a yönelik kısıtlayıcı tedbirler alması önerildi. Raporda; İran’ın, Rusya ve Çin’le iş birliği yapmasından kaynaklı “İran’ın faaliyetlerini sınırlamak için bölgesel ortaklarla işbirliği” öneriliyor.

‘ACİL TEHDİT’ VURGUSU

Raporda İran’ın Çin, Rusya ve Kuzey Kore ile ilişkisi “Kargaşa Ekseni” (Axis of Upheaval) olarak adlandırılırken “Rusya’nın İran ile derinleşen ortaklığı, NATO’nun güney ve doğu kanatlarını birbirine bağlayarak, acil dikkat gerektiren birleşik bir tehdit yaratmaktadır” denildi.

İttifakın İran’a ve “azami baskı” stratejisine “daha fazla odaklanmasını” öneren raporda “NATO’nun Güney Komşuluk bölgesiyle daha fazla angajman için somut öneriler” de sunuldu.

KÜRECİK ÖVGÜSÜ

İran’a karşı NATO’nun savaş mimarisinde Türkiye’nin kritik bir rol oynadığı belirtilen raporda, “Türkiye, Malatya’nın Kürecik ilçesinde, İran’a yaklaşık 500 kilometre mesafede bulunan AN/TPY-2 X-band radarına ev sahipliği yapmaktadır. Bu radar, NATO’nun olası füze tehditlerini tespit etme, izleme ve önleme kapasitesini artırmaktadır” ifadeleri yer aldı.

Raporda yer alan diğer tartışmalı ifadeler şöyle:

“Rapor, NATO üyelerinin İran’ın istikrarsızlaştırıcı eylemlerine daha fazla odaklanması ve ‘maksimum baskı’ stratejisini nasıl uyumlu hale getirip genişletebileceklerini araştırmaları gerektiği sonucuna varmaktadır”

“NATO Müttefiklerinin, bu revizyonist ekseni dengelemek için çabalara öncelik vermeli, işbirliklerinin yıkıcı etkisini hafifletmeli ve büyük ölçüde barış ve istikrarı koruyan küresel sistemi daha fazla istikrarsızlaştırmamalarını sağlamalıdır.”

“NATO Müttefiklerinin, İran rejiminin Orta Doğu’da ve ötesinde, Avrupa-Atlantik bölgesi de dahil olmak üzere, güvenlik ve istikrara yönelik oluşturduğu tehdide kolektif odaklanması daha da belirgin hale gelmektedir.”