Alihan Kuriş liderliğindeki Süleymancılar cemaati, İstanbul Beykoz’da yasalara aykırı şekilde Kur’an kursu işletiyor. Kurs yönetmeliğiyle ilgili uygulamaları yerine getirmeyen cemaat, Diyanet İşleri Başkanlığının tabelasını da uzun yıllar izinsizce kullandı.

Aydınlık’ın ulaştığı yerel kaynaklar, Süleymancılar yönetimindeki Beykoz Çavuşbaşı Hacı Emine Yartaş Yatılı Kız Kur’an Kursu’nun, uzun yıllar bürokrasi desteğiyle yasa dışı faaliyet yürüttüğünü belirtti.

Kaynaklar, Beykoz Müftülüğünün Mayıs 2024’te kursu resmen kapattığını ancak geceleri derslerin devam ettiğini, yurt dışından gelen yabancı öğrencilerin burada yatılı kaldığını kaydetti.

DENETİM YOK HAFIZ YETİŞMEDİ

Süleymancıların 2009’da açtığı Çavuşbaşı’ndaki Kur’an kursu, müftülükle 10 yıllık protokol imzalayarak Diyanet’e bağlı faaliyete başladı.

Protokol 2019’da bitmesine rağmen cemaat yöneticileri, yenisini imzalamaktan kaçındı. Ancak Diyanet’in tabelasını ve imkânlarını kullanmaya devam ettiler. 2023’te müftülüğün protokol yenileme talimatını dinlemeyen Süleymancılar, usulsüzlükte ısrar etti.

Aydınlık’ın ulaştığı Diyanet kaynakları, 2009-2019 arasında müftülüğe bağlı hafızlık kursu olmasına rağmen herhangi bir hafız yetiştirilmediğini ve her yıl eski öğrencileri cemaatin tekamül kurslarına göndererek yeni isimleri kursa kaydettiklerini belirtti.

Bunun üzerine Diyanet, Kur’an kursunun yatılı yurt kısmını kapattı. Cemaat, Diyanet tabelasını da 2024’te indirmek zorunda kaldı. Yerine ise küçük bir tabela asıldı.

Kaynaklar, “Biz mahalle sakinleri olarak kursta geceleri de ışıkların yandığını görüyoruz. Hatta Asya’dan, Afrika’dan gelen çocukların buraya girip çıktığına tanıklık ettik. Yasa dışı faaliyeti sürdürüyorlar. Kurs binası, Çavuşbaşı mahallesinin en ücra köşesinde. Gözden uzaklar. Ne yaptıkları bilinmiyor. Denetim de yapılmıyor. İçeride kimler kalıyor, bilinmiyor. Beykoz’da cemaatin yasa dışı işlerine göz yumuluyor.” ifadelerini kullandı.

‘YANGIN MERDİVENİ YOK’

Kaynaklar, cemaatin yurt ve kurs işletme yönetmeliğine hiçbir şekilde uymadığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Kur’an kursunu yatılı işletiyorlar. Dolayısıyla burası aynı zamanda yurt ve pansiyon hizmeti veriyor. Onun da kurallarına uyulması gerekiyor. Binada yangın merdiveni yok. Deprem yönetmenliğine de uymuyorlar. Ayrıca binanın tapusu da yok. Benzer durumu Adana Aladağ’daki yurtta da görmüştük. Süleymancıların yurdunda çıkan yangında 12 evladımız can verdi. Aynısı bir daha başımıza gelmesin. Yetkililer sesimizi duysun. Bu kursa müdahale etsin.”

ÖNCE ŞİKÂYET SONRA TEHDİT

Cemaatin Beykoz sorumlusu Ahmet Karahan’ın da kursun kapatılmasının ardından müftülüğün hedef alınması talimatı verdiği bildirildi. Süleymancıların Beykoz’daki yöneticilerinin müftülük binasına gidip yetkilileri tehdit ettiği, ardından bazı kamu yöneticileriyle görüşerek müftülüğü şikayet ettikleri öğrenildi. Öte yandan cemaatin müftülüğü dava ettiği, kurs yönetmeliğine uymadıkları halde kursun faaliyete devam etmesini istedikleri de kaydedildi.

‘BÜROKRASİ GÖZ YUMUYOR’

Bu arada ilçenin resmi makamlarının Süleymancıların faaliyetlerine göz yumduğu belirtiliyor. Kaynaklar, mülki idare amirlerinin ve Emniyet’in gelişmelerden haberdar olduğunu ancak tahliye işlemi yapmadığını aktardı.

Diyanet’in mülklerine çöküyorlar

Süleymancılar cemaati, Beykoz Çubuklu’daki Engürübağ Camisi’ne de bağlı olduğu dernek yönetimini ele geçirerek çökmüştü. Cemaat yöneticileri, cami ile birlikte Diyanet’e ait lojmanı da ele geçirmiş, imamı buradan atmakla tehdit etmişti. Beykoz halkı, milletin malına çöktüğü gerekçesiyle imza toplayarak cemaatin buradan tahliye edilmesini istemişti.

‘Şüpheli ölüm’ soruşturması Bakırköy’de

Cemaatin eski lideri Arif Ahmet Denizolgun’un şüpheli ölümüyle ilgili soruşturma dosyası, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildi.

7 Eylül 2016’da Beykoz’daki çiftliğinde vefat eden Denizolgun’la ilgili Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı, o dönem hazırladığı bilgi notunda, ölümün şüpheli olduğunu belirtmişti. Ancak Adli Tıp Kurumunun hazırladığı otopsi raporunda ölümün “normal” olduğu ileri sürülmüştü.

Denizolgun’un kardeşi Mehmet Beyazıt Denizolgun ve yeğeni Fatih Süleyman Denizolgun, 2024’te suç duyurusunda bulunarak dosyanın yeniden açılmasını istemişti. Dilekçede, bazı şahısların otopsi raporunu “kasıtlı şekilde” değiştirdiği iddia edilmişti.

Beykoz Cumhuriyet Başsavcılığı, Adli Tıp Kurumunun bulunduğu ilçenin Bakırköy olması nedeniyle dosyayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdi. Kaynak: Aydınlık