Paraşütle gelenlerin dayanılmaz hafifliği
İsmet Özçelik
Gazete Yazarı
Paraşütle gelenler…”
“Pistonla yükselenler…”
Eskiden de söylenirdi.
Ama son dönemlerde daha sık kullanılan deyimler…
Hak etmeden, emek vermeden…
Yeterliliği olmadan üst görevlere atananlar için kullanılıyor.
Diğer bir deyişle torpille önü açılanlar için.
Aslında onlar için de iyi olmuyor.
Eninde sonunda patlıyorlar.
SİYASETTE
Her sektörde, her kesimde rastlanıyor.
Siyasette öne çıkanlar…
Ön seçim olmayınca daha sık görülür oldular.
Merkezi ikna ettin mi(!) tamam.
Ama bir yere kadar…
Eninde sonunda açık veriliyor.
Parti farkı hiç önemli değil…
Ortalıktaki siyasetçilere…
Belediye başkanlarına bakın…
Kim paraşütle, kim pistonla yükselmiş anlarsınız.
BÜROKRASİDE
Aynı durum bürokraside de geçerli.
Hani derler ya…
“Yükseklerde hem kuşa hem yılana rastlanır.
Kimi sürüne sürüne…
Kimi de uçarak gelmiştir.”
Durum aynen böyle.
Kademe kademe yükselenler…
Bulundukları yeri hazmedenler…
Onlar açısından bir sorun yok.
Ancak…
Bir de hiçbir tecrübesi olmadan…
Liyakati olmadan koltuklarda oturanlar var.
İşe genelde odalarından başlarlar…
Masasını, koltukları, perdeleri değiştirirler…
Devletin parası gidiyormuş…
Umurlarında değildir.
Eksikliklerini eşyaları yenileyerek kapatmaya çalışırlar.
Beylerin keyfi yerindedir.
Bir eli yağda bir eli baldadır.
Ama bedelini ülke olarak hepimiz öderiz.
Bir de bir yolunu bulup genç yaşta yükselenler…
Bir süre sonra iş tersine döner…
Sonrası gerçekten zordur.
BASINDA
Eskiden basında kıdem önemliydi.
Basın toplantılarında bile dikkatli olunurdu…
Toplantılara konuya çalışılarak gidilirdi.
Ama şimdi işler çok değişti.
Kanatlanmadan uçmaya çalışanlar ortaya çıktı.
Beceri, gazetecilik etiği…
Hepsi hak getire…
Durumunu korumak için yapılan işler…
İşin nerelere kadar gittiğinin örnekleri çok.
PARAŞÜTÜN SAHİPLERİ
Diğer birçok alanda da durum benzer.
Paraşütün, pistonun sahipleri…
Talepte sınır tanımıyorlar.
Paraşütle ve pistonla yükselenler…
Yüksek mevkilere konanlar…
Kendilerini halka değil…
Onlara karşı sorumlu görüyorlar.
Sadece onları memnun etmek için uğraşıyorlar.
Sonuçları da kaçınılmaz oluyor.
YAŞADIKLARIMIZ
Bunları neden yazdım…
İktidar, muhalefet fark etmiyor…
Son dönemde yaşanan…
Çürümüşlüğün nerelere kadar uzandığını gösterdi.
Belediyeler, kamu ihaleleri…
Bahis rezaletleri…
Kamuya karşı sorumlu olan kurumların hali…
Paraşütle, pistonla yükselenler…
Dayanılmaz hafiflikleri…
Artık neşter atma zamanının geldiğini gösteriyor.
Toplumun her kesiminde…
En çok kullanılan cümle:
“Böyle gitmez…”
ACİL ÖNLEM
Sabır tükeniyor…
Toplum “artık yeter” noktasında.
Sorunları pansumanla çözmek…
Mümkün görünmüyor.
Acil önlem almak gerekiyor.
Hem de çok acil.
Daha açık anlatımla…
“Devrimci çözüm” zorunlu.
Bütün gücüyle kendini dayatıyor.
Kaynak: Aydınlık