“Savunma sanayii tarihi bir dönüm noktasında!

ADANA – Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hakan Karataş, Adana’da düzenlenen on üçüncüsü veya on ikincisi düzenlenen ELMAS programının Adana Çalışanı etkinliğinde konuştu.
Savunma Sanayii Bir Dönüşüm Projesi:
Prof. Dr. Karataş, Cumhurbaşkanımızın onayladığı ve yaklaşık üç ayda bir kendisine raporlanan, insanın dönüşümü ile savunma sanayinin dönüşümünü hizalamayı hedefleyen “Milli Yetkinlik Anlayışı Projesi” hakkında bilgi verdi. Bu projenin, savunma sanayiyle ilgili büyük bir dönüşüm projesi olduğunu dile getirdi.
Türkiye’nin yaklaşık yirmi beş, otuz yıldır etrafında her hafta yeni bir savaşın eklendiği bir coğrafyada bulunduğunu belirten Karataş, ülkemizin bu ateş çemberinden doğru diplomasi, dış politika ve savunma sanayini güçlendirerek teğet geçmeye çalıştığını ifade etti.
Günümüzde yaşanan savaşların “kinestetik savaşlar” olduğunu, gelecekte (yaklaşık on yıl içinde) ise “gri bölge savaşlarına” dönüşeceğini öngördüklerini aktardı. Bu yeni savaş biçimlerinde, yapay zeka, kuantum teknolojileri ve siber güvenliğin ön planda olacağını ve şiddet çıkarmadan büyük zararlar verilebileceğini vurguladı. Örnek olarak, bankacılık sistemlerinin, sinyalizasyon sistemlerinin durması veya baraj kapaklarının açılması gibi sivil hayatı doğrudan etkileyecek saldırılardan bahsetti. Bu ortamda, ülkenin bekası için teknoloji yarışından kopmamak ve bu yarışı götürecek insan kaynağını yetiştirmek temel dertleridir.
Savunma Sanayiinin Çok Boyutlu Gücü:
Savunma sanayiinin yalnızca bir güvenlik gücü olmadığını, aynı zamanda stratejik, teknolojik, sanayi ve ekonomik bir güç olduğunu dile getiren Karataş:
• Stratejik Güç: Savunma sanayii gücümüz sayesinde uluslararası karar verici masalarda davet aldığımızı ve sözümüzün dinlendiğini belirtti. Milli ve yerli savunma sanayiinin, bağımlılığı ortadan kaldırdığı için çok kritik olduğunu vurguladı.
• Teknolojik Güç: Savunma sanayiinde geliştirilen bütün teknolojilerin ikili kullanımda sivil teknolojilere kolayca aktarıldığını (örnek: tükenmez kalem) söyledi.
• Sanayi ve Ekonomik Güç: Şu anda direkt 3.500 firmanın savunma sanayiinde çalıştığını, toplamda 8.000 civarında firmanın ekosisteme dahil olduğunu ifade etti. Türkiye’de toplumun %99’unun bu sektörü desteklediğini ekledi.
Başarıdaki Yüksek Teknoloji ve İşbirliği Modeli:
Savunma sanayiindeki platformların (hava, kara, deniz, uzay, denizin altı) sadece kasa olduğunu, asıl değeri sensörler, yazılımlar, radar ve elektronik sistemlerin kattığını belirten Karataş, Başkanlık olarak 1.400 projeyi yönettiklerini ve bu başarının arkasında Bakanlık şirketleri, teknoparklar, üniversiteler, TÜBİTAK ve 90.000’in üzerinde çalışan gibi birçok aktörün bulunduğunu söyledi.
Sanayileşme piramidi ile yeni oyuncuları oyuna sokmaya çalıştıklarını, bu sayede aynı işi yapan firmaların fazlalığının önüne geçildiğini ifade etti. Bu işbirliği modeline örnek olarak kritik projeleri sundu:
• HİSAR Projesi (Uzun menzilli hava savunma): Bu tek projede 764 firmanın çalıştığını, bunlardan 2 ana yüklenici (ASELSAN ve Roketsan), 50 alt sistem üreticisi ve 700 KOBİ’nin (üç kişilikten otuz kişilik şirkete kadar) bulunduğunu, ayrıca 12 üniversite ve akademisyenin yer aldığını aktardı.
• Radar Projesi (Kaynak Aktarımı): Bir radar projesinde 17 alt yükleniciye 15 milyon doların üzerinde, 284 KOBİ’ye 9 milyon dolar ve üniversitelere 1 milyon doların üzerinde kaynak aktarıldığını belirterek, bu yapının hem yetenek kazandırdığını hem de imkan sağladığını vurguladı.
Yerlilik ve Küresel Liderlikteki Rakamlar:
Savunma sanayiinde ulaşılan başarılar, %83’e yakın yerli millilik oranı ile tescillendi. Karataş, Türk mühendislerinin ürünü olan döner kanat, sabit kanat, İHA, SİHA ve TİHA’lar ile gurur duyduklarını belirtti.
• İHA/SİHA Pazarı: Türkiye’nin İHA pazarında dünyada ilk sırada olduğunu ve pazarın %64’üne sahip olduğunu söyledi. Gökbey, Ankara 3 ve Kızılelma gibi projelerin önümüzdeki yıl envantere gireceğini duyurdu.
• Küresel Komponent Üretimi: Kanada’nın insansız hava araçları için ambargo uyguladığı elektro-optik kamera sistemlerinin, ASELSAN mühendislerince 1.5 ay gibi kısa bir sürede gece gündüz çalışılarak yerli olarak üretildiğini ve artık dünya platformlarında kullanıldığını, hatta ambargo uygulayan Kanada firmasının ambargoyu kaldırmak zorunda kalıp firmayı satmak durumunda kaldığını örnek verdi.
• Radar Üstünlüğü: Türk radarlarının düşman unsurları onlarca kilometre uzaktan tespit edebildiğini ve dost/düşman ayrımı yapabildiğini ekledi.
İhracat Rekorları ve Yüksek Katma Değer:
Karataş, ihracat rakamlarındaki büyümeyi vurgularken, 20 yıl önceki 248 milyon dolardan günümüzde 7.1 milyar dolara ulaşıldığını belirtti. Son üç yılda ihracatın %20-25 büyüyerek 4.4, 5.5 ve 7.1 milyar dolar olarak gerçekleştiğini kaydetti.
• Yeni Sözleşmeler: Son üç yılda 10 milyar doların üzerinde yeni sözleşme imzalandığını, bu yılın ilk dokuz ayında ise teslimatların 6 milyar dolarken, satışın 13 milyar doların üzerine çıkacağını tahmin ettiklerini ifade etti.
• NATO/AB Pazarındaki Konum: İhracatın %55’inin NATO ve Avrupa Birliği ülkelerine yapıldığını, Türkiye’nin artık bu coğrafyalar için önemli bir çözüm merkezi haline geldiğini belirtti.
• Küresel Kullanım: Türk savunma sanayiinin 230 çeşit ürününün dünyanın 185 ülkesinde aktif olarak kullanıldığını, bu yıl en fazla ihracat yapan oyuncu ülke olmayı hedeflediklerini açıkladı.
• Katma Değer Şampiyonluğu: Türkiye’nin kilogram başı ortalama ihracat değeri 1.57 dolar iken, savunma sanayiinde bu rakamın 65 dolara ulaştığını vurguladı. Yüksek teknoloji ürünlerde bu değerin katlanarak arttığını örneklerle açıkladı:
◦ Silahlı İHA: 10.000 dolar/kg.
◦ Arayıcı Başlık (Füze takip unsuru): 12.000 dolar/kg.
◦ Elektro-optik sistem (Kamera): 20.000 dolar/kg.
◦ Dedektör (Kamera içi): 50.000 dolar/kg.
Seri Üretim ve Nitelikli İnsan Kaynağı Hamlesi:
Prof. Dr. Karataş, savunma sanayinin artık bir dönüm noktasında olduğunu ve tasarımdan seri üretime geçiş yapılması gerektiğini belirtti. Yıllık 12 milyar dolarlık üretim hacmi bulunduğunu ancak hem kendi ordumuzun hem de dost, müttefik ve NATO/AB ülkelerinin ihtiyaçlarına cevap verebilmek için üretim kapasitesinin artırılması gerektiğini söyledi.
Bu dönüşümün insan kaynağında da ciddi bir değişikliği gerektirdiğini ifade etti:
• İstihdam Hedefi: Şu anda 90 bin olan çalışan sayısının, On İkinci Kalkınma Planı çerçevesinde 2028 yılında 158 bine ulaşması hedeflenmektedir. Bu artışın büyük çoğunluğu seri üretimin kritik önemi nedeniyle teknisyen ve uzmanlar alanında olacaktır.
• Mühendislik Vurgusu: Ülkenin geleceği için teknoloji üretecek, akıllı ve dijital sistemler tasarlayacak nitelikli mühendislere acil ihtiyaç duyulduğunu. Türkiye’nin en iyi lise öğrencilerinin mühendislik ve özellikle savunma sanayiine gelmesi gerektiğini vurguladı.
• Milli Yetkinlik Hamlesi: Savunma Sanayii Başkanlığı’nın Milli Eğitim Bakanlığı ile yürüttüğü bu kritik proje kapsamında, savunma sanayii potansiyeli yüksek 12 ilde pilot çalışmaların başlatıldığını ve gençlerin sektöre çekilmesi için çalışmalar yapıldığını belirtti.