Dolar 40,6688
Euro 46,5107
Altın 4.306,17
BİST 10.743,20
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 33°C
Çok Bulutlu
Adana
33°C
Çok Bulutlu
Cum 32°C
Cts 33°C
Paz 33°C
Pts 33°C

Terörsüz Türkiye mi? Bütünleşen Türkiye mi?

Ancak Bütünleşmiş Türkiye, şehitlerin hakkını helal ettirebilir. Hiç olmazsa onlar, bulundukları o yüce mevkiden, mutlu bir Türkiye’yi gördüklerinde haklarını helal edeceklerdir.

Terörsüz Türkiye mi? Bütünleşen Türkiye mi?
31 Temmuz 2025 16:30
A+
A-

Türk Hava Kurumu Başkanı Sayın Talat Özyürek bir gün bana: “Bu devlette THK Adana Şube Başkanlığı onurunu taşıyorum. Ticaret yapıyorum. Ailemle yaşıyor, çocuklarıma gelecek hazırlıyorum…”

“E?”

“Bize bu rahatlığı ve fırsatları verenler, bunun için sessizce bedel ödeyenler var. Ordu mensupları, güvenlik güçleri, korucular… Devlet çarkını dönmesini sağlayanlar ve bu amaç uğruna şehit olanlar… Bu ülke için canını veren gencecik insanlar…”

“Yani…”

“Adana’da bulunan şehit ailelerini ziyaret edip, onlara minnettarlığımı bildirmek ve kurum adına plaket vermek istiyorum… Seninde eşlik etmeni rica erdim” dedi.

Bu hüzünlü ve onurlu görevi seve seve kabul ettim.

Önce Şehit Aileleri Derneği Adana Şube Başkanı Emine Kunt Hanımefendi, Ardından Emniyet Teşkilatı Şehit Aileleri ve Gaziler Dernek Başkanı Sayın Emine Bilgen Hanımı ziyaret ettik…

Niyetimizi açıkladık. Çok olumlu buldular. Böylelikle onların nezareti ve sevk ve idaresi altında şehit ailelerini ziyaret etmeye başladık.

*

YILDIZLAR ARASINDA

Mitolojik Nar taneleri olayı ile bizzat Adana’da şehit aileleri ile tanışınca yüzleştim. Hani yeni kurulan bir eve girerken bir nar kırılır ve taneleri her yana saçılır. Narın bereketi evin her yanını sarsın diye… Çocuklar bu taneleri yerden toplayıp kapış kapış yer… Zamanla biz nar tanesi kalmadı sanırdık ama yürürken attığımız adımlardan “Çıt” diye bir ses gelir. Ve bu çıt sesleri asla tükenmez. İşte onlar, Anadolu topraklarını kutsallaştıran nar taneleridir.

Biz unutsak da oradalar… Biz görmesek de oradalar… Onlar hep orada…

Neyini anlatayım bu şehit aileler konusundaki izlenimlerimi? Bu konuda çaresizim.

Bir Anne; “O sabah konuşmuştum…” dedi… Başka da bir şey demedi. Çünkü anne için o sabahtan sonrası yok. Onun için zaman o an sona ermişti.

Başka bir Anne: “Hiçbir şey istemiyorum, devletimden sadece, evladıma ait minicik de olsa bir kemik parçası istiyorum. Evladıma ait bir kemik… Onu mezara gömüp, her zaman ziyaret etmek için…” (Oğlu, bir düşen helikopterde şehit olmuş, hiçbir parçası yok…”

Başka bir eve gittiğimizde anne bizi karşıladı ve bir odanın kapısını açıp, “Oğlum askere giderken odayı böyle bırakmıştı” dedi.

Oda darmadağındı. Oğlu olanlar bilir. (Benim de oğlum dağınık) Çorap bir yanda, eşofman öteki yanda… Giyilmiş ve çıkarılmış terliğin biri ters dönmüş ve öylece kalmış… Anne odayı o haliyle muhafaza etmiş… Oğlu nasıl bıraktıysa o dağınıklıkla teselli buluyor. O dağınıklıkla evladının yaşadığını düşünüyor. Babayı kenara çekip; “Buna bir önlem alın, eşiniz odayı gördükçe, asla bu dünyaya bir daha dönemez…”

“Buyurun, gücünüz yetiyorsa siz yapın” dedi…

Elbette gücüm yetmezdi. Kimin gücü yeter ki?

Adana, Anadolu ve bu coğrafya toprağının. Neden bereketli olduğunu tahmin edin artık.

İlginç olaylara da rastladım. Her şehit ev( Ki çoğunluğu) temiz, bakımlı ve mutlaka içinde bayrak ve Atatürk resmi asılıydı.

Mahallede komşuları ve çevre tarafından saygın bir konumları vardı. Farklı bir mahalleye gittik. Çoğunluğu Kürt kökenli… Ev terk edilmiş gibi. Anne acısı değişmez… Anneliğin mezhebi ve etnik kökeni yoktur.

Hiçbir anne, İngilizce acı duyup, Türkçe ağlamaz… Çığlık ve feryadın dili evrenseldir. Bu nedenle siyasetin kirletmediği her yürek, evrenin ortak diliyle birlikte atar…

Bu anne acı duyuyordu, ama nedense komşularından aynı saygıyı göremiyordu.

Türkiye’nin gerçeğiydi bu…

Bu izlenimlerimi not alıp yayınlamak istedim… Ancak kendimi bu konuda yetkili görmedim. Onların hatıralarına saygısızlık etmek istemedim. Ama daha fazlasına yüreğim dayanmadı ve bu geziden affımı rica ettim.

Talat Bey hemen hemen hepsini dolaştı; Onu hep takdir ve tebrik ettim.

NEDEN ŞEHİT OLDULAR?

Şimdi bu günlerde “Terörsüz Türkiye” sözü dillerden düşmüyor. Gördüğümüz manzara şu. On beşi kadın on beşi erkek olan ve daha önceden kimlikleri saptanmış otuz terörist silahlarını tüfek çatar gibi bir ateşin içine bırakıp yaktı.

Teröristler silah bırakmış oldu…

Gerçekten oldu mu? Bilmiyorum. Bu manzarayı gören en akıllı insan ben değilim herhalde?

Türkiye’nin 41 yıldır başına bela olan PKK’nın sadece 30 kişiden oluştuğunu sanmak biraz saflık, biraz da koca Türkiye’yi değersizleştirmektir. Bu eylem sembolik olarak yapılmış olsa gerek.

Memleket bir anda ikiye ayrıldı:

1 – “Terörsüz Türkiye” çağı başlamıştır. Bu devletin bir zaferidir.

2 – “ Barış olmaz. Bunca şehidimiz hakkını helal etmez…” Şehitler üzerinden bir söylem geliştirildi.

Erdoğan düşmanlığı ne denli sağlıksız düşünmemize neden oluyorsa, CHP düşmanlığı da köklü yanılgılarımıza neden oluyor.

Düşmanlık ve karşıtlıktan, ancak ve ancak düşmanlık ve karşıtlık çıkar.

Dava büyük… Dava Türkiye ve geleceği davası… Bu dava, şüphesiz ki kişi ve partileri aşar.

TARİHTEN DENENMİŞ ÖRNEK

Mustafa Kemal, bir kadro ile ulusal kurtuluş mücadelesine başladığı an, önce Erzurum, sonra da Sivas Kongrelerinde hareketin amacını saptadı:

“Vatan bölünmez bir bütündür; Milli egemenliği hakim kılınmalıdır; manda kabul edilemez… Bu ana amaçtan sonra: “Türk ülkesini parçalamaya yönelik her türlü girişim kabul edilemez… Azınlıkların ayrıcalıkları hükümsüzdür…”

Karşılaşılan her sorun, kongrede saptanan amaçlar çerçevesinde çözüldü.

Bu noktaya gelinceye kadar, (Eylül – 1919) kimse, Yemen’de, Bingazi’de, Trablus’ta, Osmanlı – Rus Savaşı’nda ve hatta Çanakkale’de şehit olmuşların hakkı ne olacak diye sormadı. Üstelik bu güzel ülkemde yaşayan her ailenin ‘Toprağa düşmüş’ bir parçası vardı.

Kongre kararları, tarihin bu birikimleri üzerine şekillendi. Eğer o şehitler ( doğru ya da yanlış) verilmemiş olsaydı, kongrelerde mandaterlik reddedilmez, bağımsız bir devlet amaçlanamazdı. Bu nedenle alınan kararlar, şehitlerin anısına saygısızlık değil, tam tersine amaçlarına uygundu.

Çünkü o şehitler, yeni Türk Devletinin kurulmasına temel oluşturmuştur. Ve o şehitlerin ortak kan grubu “Türkiye Vatandaşlığına Bağlılık” idi.

Şimdi Çanakkale’de bir birlerini şehit edenler kucak kucağa yatıyor ve onların torunları, ortak bir hüzünle hepsini selamlıyor.

Bu coğrafyanın insanı, kökeni ne olursa olsun, hoşgörü ve tevazu ile yetişmiştir. Biz Mezopotamya Güneşinin beslediği çocuklarız. Mehmet Akif’in ifadesiyle:

“Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, / Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.
Yedi iklîmi cihânın duruyor karşına da,/ Ostralya’yla berâber bakıyorsun: Kanada!” olarak tanımlanan askerleri affettik.

Savaş için gelen dedelerini öldürdük, barış için gelen torunlarını başımız gözümüz üzre konuk olarak baş tacı ettik…

HİÇ’TEN HİÇ ÇIKAR; GERİYE HİÇ KALIR…

Ben barışı kutsallaştıranlardan değilim: Tilkiler ile tavuklar aynı kümeste yaşıyorsa barış, tilkilere hizmet eder. Ve inanıyorum ki, aç aslanlar arasında iyi niyetle dolaşan ceylanın yazgısı akşam sofralarda meze olmaktır.

PKK silah bıraktı / mı? Bıraktı ve kendini feshetti olarak kabul ediyorum.

Peki, amaç ne? Ortak bir isim konmadı, hala konamadı. Çünkü amaç netleşmedi. Bu barış girişiminin amacı “Bütünleşen Türkiye” olmadıkça, yapılanlar enerji ve zaman kaybıdır.

“Terörsüz Türkiye” amacıyla yola çıkmak kanaatimce çıkmaz yoldur.

Terörsüz Türkiye hedefi, terörle teslim alınmış bir ülkenin çıkış yolunu çağrıştırmaktadır.

“Bütünleşmiş Türkiye” tam da ”Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milletti denir” tanımına uygundur.

Ancak Bütünleşmiş Türkiye, şehitlerin hakkını helal ettirebilir. Hiç olmazsa onlar, bulundukları o yüce mevkiden, mutlu bir Türkiye’yi gördüklerinde haklarını helal edeceklerdir.

Bunun dışındaki amaçlar, (Anayasa’ymış, gizli ajandalarmış…) bunun dışında sonuçlara yol açar.

Hiçten hiç çıkar; hiç kalır…

Ayrılık’tan ayrılık çıkar; geriye gözyaşı kalır…”

Bütünleşmiş Türkiye’den de çağdaş bir Türkiye kalır.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.