Dolar 32,5157
Euro 34,9340
Altın 2.433,58
BİST 9.716,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 31°C
Az Bulutlu
Adana
31°C
Az Bulutlu
Cts 31°C
Paz 30°C
Pts 28°C
Sal 27°C

1980’de kurulan neoliberal sistem çıkmazda

1980’de kurulan neoliberal sistem çıkmazda
24 Kasım 2021 10:29
A+
A-

MHP lideri, zorlukların farkında olduklarını fakat milli ve yerli bir ekonomik dirilişle mutlaka rahatlığa kavuşulacağını söyledi. 1980 sonrası kurulan Neoliberal sistemin çıkmazda olduğunu, bu sistemi savunmanın vatan sevgisiyle bağdaşmayacağını vurguladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye’nin tarihi bir eşikte olduğunu belirterek, hükümetin izlediği ekonomi politikasına destek verdi.

Devlet Bahçeli partisinin Meclis Grup toplantısında yaptığı konuşmada, başta ekonomi olmak üzere gündeme ilişkin özetle şu mesajları verdi:

‘KÜRESEL TEFECİLER’

“Ekonomi sadece ekonomi olmaktan çıkmış, pek çok değişkenin tesiri altına girmiş, şayet kontrol sizde değilse baskı aracına dönüşmesi de kaçınılmaz hale gelmiştir.

“Türkiye tarihi bir eşiktedir. Ya küresel tefecilerin, para baronlarının, finans simsarlarının sözü geçecek ve içeriden dışarıya kaynak transferi yoğunlaşacak, ya da böyle gelse de bu şekilde gitmeyecektir.

‘İTHAL BAĞIMLILIĞIYLA KIRAN KIRANA MÜCADELE’

“Yüksek faiz politikasından kademeli bir şekilde vazgeçmek, her şeyden önce üretim ve dış ticarette ithal bağımlılığını yapısal bir sorun olarak gündeme almayı ve bununla kıran kırana mücadeleyi işaret etmektedir. İlk etapta hammadde-girdi, makine-teçhizat bağımlılığını azaltıcı yapısal adımların atılması kur yönünden gelen enflasyonist baskının kırılmasının temel taşı olacaktır. Enflasyon ile mücadele arz yönlü yaklaşımın da içerisinde bulunduğu bir politika ile başarılacak ve Türkiye bir bedel ödeyecekse, bunu üretim yapısını değiştirmek ve geliştirmek için göze alacaktır.

FAİZ KAMBURU

“Türkiye, faiz kamburundan kurtulmalıdır. Faiz, uzun vadede üretim sistemine büyük hasarlar vermektedir. Ülkemiz şu anda dünyada faiz oranın yüksekliği açısından ilk on ülkeden biri, Avrupa’nın da zirvesindedir. Faiz geleceğimizden çalmaktadır.

MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI

“Türkiye ekonomisi için 1980-2020 dönemi verileriyle ulaşılan sonuca göre faiz oranı ve enflasyon arasında uzun dönemli bir ilişki bulunmuştur. Akıntıya karşı kürek çekmek, Neo-Liberal iktisat akımının alışkanlıklarıyla milletimize karamsarlık servis etmek vatan sevgisiyle bağdaşmayan bir sorumsuzluktur.

“Geldiğimiz bu aşamada, yeni yönetim sistemi kapsamında Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusunu mutlak surette tartışmaya açmak hem demokrasinin hem de milli iradenin gereğidir.

İMF ve faiz lobisinin oyunlarıyla daha fazla mesafe alamayacağımız ortadadır. Davul hükümetin boynundayken, tokmağın başkalarının elinde olması kabul edilemez bir çarpıklıktır. Özerk ve bağımsız kurumlar milli iradenin üzerinde olamaz, olmamalıdır. Hesabı veren siyasettir, kararı veren de siyaset olmalıdır.

‘TERÖRLE MÜCADELENİN RÖVANŞI’

“İnsanlarımızın ekonomik sıkıntılarını biliyoruz, artan döviz kurlarından yakınmaların farkındayız, ancak takip edilen politikalar doğrudur, yakında her şey düzelecektir. Terörle mücadelemizin rövanşını kur üzerinden almak istiyorlar. Dik duruşumuzu, egemenlik haklarımızı kahramanca savunmamızı dövizle baskılamaya çalışıyorlar. Suriye’deki, Irak’taki, Libya’daki, Mavi Vatan’daki, Karabağ’daki, Afrika’daki mevcudiyetimizi dövizle püskürtmenin arayışındalar. Döviz operasyonları boşunadır, faiz kulisi yapanların çabası beyhudedir, Türkiye’yi teslim alamayacaklar, Türk milletini yolundan çeviremeyecekler. Vatandaşlarımızdan ricam biraz sabretmeleri, biraz metanet göstermeleridir, bugünler geçecek, milli ve yerli bir ekonomik dirilişle mutlaka rahatlığa kavuşacaklardır.

‘ERKEN SEÇİM YOK’

“Geçtiğimiz Cuma günü, Resmi Gazete üzerinde spekülasyon yapıp güvensizliği kamçılayanların, insanlarımızı gece nöbetine sokanların geçmişte kimin lehine faaliyet gösterdikleri, şimdi daha iyi anlaşılmıştır. CHP, İP ve diğerlerinin yalnızca eleştirerek, ekonomi etrafında korkular üreterek siyaset yapmaları acziyetlerinin ve çaresizliklerinin göstergesidir. Nasıl bir ekonomi politikası takip edecekleri belli değildir. Nasıl bir kamu maliyesi tasavvuru içinde oldukları net değildir. Ekonomiden anlamayan cahillerin tek söylediği erken seçimdir. Aslında bunlar hazırlıklı değildir, derslerine çalışmayan haylaz öğrencilerle bir ve aynıdır. Tekraren söylüyorum, erken seçim falan yoktur, seçim 2023 yılının Haziran ayında yapılacaktır. İlle de seçim, hemen seçim, seçim de seçim diyenler bozgun siyasetinin taraftarlarıdır. İstikrara en çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde seçim demek kime hizmettir? Kimin sesine ses olmaktır? Nasıl bir siyaset anlayışıdır?

YÜZDE 50+1 TARTIŞMASI

“İP Başkanı, yüzde 50+1’in şahsıma sorulmasını istemiş. Bu arada gazetelerde, televizyon ekranlarında hâlâ yüzde 50+1 tartışması kıyasıya devam etmektedir. Dünyada cumhurbaşkanını veya devlet başkanını halkın seçtiği 99 ülkede geçerli oyların yüzde 50+1’ini alan adayın seçilmesi, anayasal norm olarak kabul edilmiştir. Salt çoğunluk usulünü değiştirmeye kalkmak ve bu konuyu tartışmaya açmak, yönetim sistemine karşı güvensizliği ve şüpheyi körükleyecektir. Bize göre, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi lehine söylenebilecek en güçlü argümanlardan biri, yüzde 50+1 oyla iktidara gelebilmek için partiler arası uzlaşmayı sağlaması ve kutuplaşmayı azaltmasıdır.”

KAMBİYO ÇAĞRISI YAPMIŞTI

MHP Lideri Bahçeli, 2019’un haziran ayında iş insanlarının da katıldığı toplantıda, “Yeni ve adil bir kambiyo sistemi için kollar sıvanmalıdır.” demişti. Bretton Woods sistemi kurumları olan IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü gibi kurumların zayıfladığına dikkat çeken Bahçeli, korumacılık duvarlarının örüldüğüne, gerilimin arttığına işaret etmişti. Bahçeli, “Türkiye’nin ekonomik gerçeklerine uygun, insanlarımızın ve ülkemizin ekonomik ilişkilerini emniyete alan, kültürümüzden, milli ve manevi kaynaklarımızdan beslenen, yeni ve adil bir kambiyo rejiminin üstünde mutlaka çalışılmalı, tek yanlı bağımlılıktan kurtulmak için kollar sıvanmalıdır.” ifadelerini kullanmıştı.

Türkiye’de kambiyo rejimi küresel sisteme entegrasyon sürecinde serbestleştirildi. 2008 yılında kambiyo işlemlerinden alınan verginin sıfırlanmasıyla tamamen serbest düzene geçildi. Dönemin Merkez Bankası Başkanı’nın itirazına rağmen 2008 küresel finansal krizini sonrası döviz geliri olmayan şirketlerin döviz borçlanmasının yolu açılarak ülke bir sıcak para cennetine çevrildi. Gelinen noktada borçlanma ve sermaye hareketlerinin elini kollunu sallayarak ülke piyasalarında dolaşması, kur üzerinden reel ekonomiye zarar verir hale geldi. Bu nedenle ilk aşamada 2018 başında şirketlerin döviz borçları Merkez Bankası aracılığıyla takip edilmeye başlandı. Daha sonra döviz geliri olmayan şirketlerin borçlanması kontrol altına alındı. Dünyada korumacılık duvarlarının örüldüğü, şişen finansal sistemde spekülatif sermayenin ülke piyasalarını tehdit eder hale geldiği dönemde kalkınmacı ekonomistler, sermaye yönlendirmesini içeren bir dizi adımın atılmasının ülke çıkarları açısından zorunlu olduğunu çeşitli açık oturumlarda dile getirmeye başladılar. (Kaynak: Aydınlık)

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.