Belirgin olan belirsizlik mi?
Tüm dünya’da olduğu gibi ülkemizde de gündem sürekli değişmekte ve toplumda bu değişen gündemin peşine takılıp gitmekte ve giderek artan sorunlar karşısında duyarsızlaşmakta ve yabancılaşmaktadır.
Bu durum nedir peki; Büyük krizlerin eşiğine gelmiş toplumlarda en önemli sorun insanların çevresinde olup bitenlere kayıtsız kalması aynı zamanda siyasi görüşlerin de belirsiz hale gelmesidir.
Siyaseten pusulasını şasırmış insanlar gerek yazılı gerekse de görsel medyadan büyük bir yalan bombardımanına maruz kalmaktadır.Çünkü medyanın görevi her şeyi yolunda imiş gibi göstermek ham hayallerle insanı toplumu uyutmaktır.
Ortalama her insan yaklaşan felaketi ya görmezden gelir ya da kendi hayatına dokunmadığı ana kadar bir bilinç sıçraması yaşayamaz.
İnsanlar elbette bir şeye taraftır veya muhaliftir.Sosyal olan veya olmayan medyanın görevi ise sürekli bir akıl karmaşası ve tatmin duygusu yaratarak toplumun örgütlenmesini veya harekete geçmesini olabildiğince geciktirmektir.
Esas sorunda bu karmaşa ortamında ideolojilerin etkisiz hale getirilmiş olmasıdır.Günümüzde çoğu insan savunmuş olduğu ideolojik tutumlar ve davranışı ters orantılıdır. İdeolojisini aksesuar olarak taşımaktadır.
Aksesur hep yerli yerinde durur , ister sosyalist olun ister sosyal demokrat veya Kemalist olduğunuzun işaretidir.
Ama ideolojik tutumunuzun gerektirdiği eylem çizgisi izleyemiyorsanız veya toplum içerisinde görüşünüzü savunacak bir mevzi oluşturamıyorsanız düşüncelerinizi,eyleminizi gündelik hayatınızın akışı belirler.
Mesela kişi kendini Atatürkçü olarak kabul eder;ama altı oklu bayrağı,ulus-devlet anlayışını terketmiş,laik’lik tehlikede değil diyen,değişim adı altında dönüştürülen işbirlikçi bir konuma gelen CHP ‘den vazgeçmez.
Halen Atatürk’ün kurduğu partidir, seçim dönemlerinde de oylar bölünmesin ara taksimi geçerken yine gidip oy vermeye devam eder.Kendini aldattığı gibi insanları da aldatmaya devam ederler kendi düşüncelerine uymasa bile.
Bazen de acayip şekilde sosyalist’dir.Geçmişte kızamık hastalığı gibi yakalandığı ve sonradan geçen kızamık gibi bir ara nasılsa sol bir franksiyonda bulunmuş ömrünü hatıra ticareti yaparak geçinen,sosyal demokrat partilerde solculuk oynayan tiplerde mevcut.Bunlar sosyalistliği de kimselere bırakmaz.Sosyalistliği etnik kimlikçilik zanneder.
Ama PKK’nın savaş ağalarına karşı sesi çıkmaz çıkmadığı gibi ona yaltaklanır.
Oysa bilmezler mi ki devrimciliğin –sosyalist olmanın olmazsa olmaz koşulu anti*emperyalizm dir.Ama terör örgütü ve yandaşı siyasi partinin destekçisi olmaktan vazgeçemez.Etrafındaki gelişmelere rağmen gerçeği kabul etmez.Bu özgürlükçü-demokrasi ne demektir,ABD askerlerinin PKK’lılar ile resim çektirip yayımlanmasını sorgulamaz nedense.
Bu demokratik özerklik denilen şey nedir? Diye sorgulamaz…Bütün bunları değerlendirecek olursak belirğin olanın belirsizlik olduğu gerçeğidir.
Çünkü kriz dönemlerinde anlaşılabilir bir siyasi ve ekonomik proğramın olmasa belirsiz belirgenlik içerisinde çırpınıp durursunuz.
Oysa ki kriz dönemlerinde siyasi görüşlerin net bir şekilde anlaşılabilir ve belirgin proğramlar olması gerek.
Biraz tarih okumaları gerekiyor bence….Özellikler sol tarihi ve Dünya devrimler tarihini