CHP’nin Adana çıkmazı ve Türkiye’deki siyasi gerçek

CHP Adana’da sahneye koyduğu kongrelerle, aslında kendi içinde yaşadığı krizi gözler önüne seriyor. Türkiye’nin en büyük ilçelerinden Seyhan ve Çukurova’da kongrelerin aynı gün ve aynı saatte yapılması, yetmezmiş gibi aynı gün Kozan ve Tufanbeyli’nin de sıraya dizilmesi, demokrasiyle değil, formaliteyle açıklanabilir. Demokratik yarış nerede? Her yerde tek aday… Yıllardır AK Parti’yi bu yüzden eleştirmiyorlar mıydı? Bugün öyle bir noktaya geldiler ki, doğrudan taklit siyaseti yapıyorlar. Ama siyasetin acı gerçeği şu: Sahtesi aslı büyütmez, tam tersine küçültür. CHP, AK Parti’ye benzemeye çalıştıkça kendini tüketiyor, AK Parti’yi ise büyütüyor.
Özgür Özel ve Bağırarak Yürütülen Siyaset
Genel Başkan Özgür Özel ve ekibi, demokratik bir iklim yaratmak yerine yüksek perdeden bağırarak çağırarak süreci yürütüyor. Görevden el çektirilen başkanlar ise kendi sorunlarına odaklanacaklarına, hâlâ şehirleri dizayn etme peşindeler. Yaklaşan 38. Kurultay davası da bu tablonun en kritik başlığı. Mahkeme “mutlak butlan” kararı verse de vermese de, kararın ne olursa olsun partide derin bir kırılmaya yol açacağı kesin. CHP kendi iç kavgalarına saplandıkça, ülke siyasetinden ve dünya gündeminden daha da uzaklaşıyor.
Devlet Ciddiyeti: AK Parti, MHP ve Vatan Partisi
Bu tabloya karşılık devlet ciddiyetini temsil eden bir çizgi var.
AK Parti, hem içeride hem dışarıda gelişmeleri yakından izliyor. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Amerika ziyareti, Türkiye’nin artık masada seyirci değil, oyun kurucu olduğunu bir kez daha gösterdi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, ilerleyen yaşı ve sağlık sorunlarına rağmen gerçek bir devlet adamı refleksi sergiliyor. Onun TRÇ çıkışı, Türkiye’nin birliğini, bütünlüğünü ve bağımsızlığını savunan ciddi bir hamle olarak tarihe geçti.
Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Avrasya perspektifini gündemde tutarak, Bahçeli ile aynı çizgide buluştu. Bu, Türkiye’nin geleceği açısından stratejik bir birliktelik anlamına geliyor.
CHP ise ne transatlantik cephesinde ne de Avrasya ekseninde herhangi bir politika geliştirebiliyor.
Halktan Kopuk CHP
En çarpıcı nokta şu: CHP, halktan kopuk. Millet bu kadar ekonomik sıkıntıyla boğuşurken, hâlâ nasıl oluyor da halk AK Parti’nin arkasında bu kadar güçlü duruyor, anlayamıyorlar. Çünkü çarşı pazardan, mutfaktan, sofradan haberleri yok. Onların gündemi başka: ihale peşinde koşmak, para kovalamak… Akşam olsa da bir masada rakıya oturmak, geceyi de keyifli bitirmek… Bu zihniyetle siyaset yapılıyor. Sonra da “neden seçim kazanamıyoruz?” diye hayret ediyorlar.
Halbuki Türk halkı çok net: Program yaratmayan, heyecan yaratmayan, umut vermeyen bir partinin peşinden gitmez. CHP’nin tek dayanağı, AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı karşıtlığı. Kitleleri sadece bu karşıtlık üzerinden bir araya getirmeye çalışıyorlar. Ama karşıtlıkla seçim kazanılmaz.
Erken Seçim ve Kaçınılmaz Hezimet
Önümüzdeki yıl genel seçimlerin yerel seçimlerle birleştirilme ihtimali konuşuluyor. Böyle bir baskın seçimde CHP’nin ağır bir hezimet yaşaması artık sürpriz değil, kesin bir beklenti. Çünkü CHP’nin ne halkla güçlü bir bağı var, ne programı, ne de vizyonu. İktidar hevesi de yok; olsa olsa birkaç belediye alıp “işimize gücümüze bakalım” derdindeler.
Ama yazık… Hem vallahi, hem billahi yazık. Çünkü peşlerinden koşan, umut bağlayan bir kitle var. Onları her seçimde hayal kırıklığına uğratmaya hakkınız yok.
Son söz: Adana’da kongre tiyatrosuyla kendi kendisiyle alay eden CHP, aslında Türkiye genelinde de aynı acziyeti yaşıyor. AK Parti, MHP ve Vatan Partisi devletin ciddiyetini, stratejik vizyonunu ve milletin beklentisini temsil ederken; CHP halktan kopuk, vizyonsuz ve hedefsiz bir şekilde kendi içine kapanıyor. Bu zihniyetle bırakın iktidarı, elindekini koruması bile mucize olur.