Dolar 32,5069
Euro 34,9330
Altın 2.437,78
BİST 9.717,50
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Adana 33°C
Az Bulutlu
Adana
33°C
Az Bulutlu
Cum 31°C
Cts 32°C
Paz 29°C
Pts 28°C

Tel ve Çivi’nin Aşk Öyküsü: Filigrafi Sanatı

Tel ve Çivi’nin Aşk Öyküsü: Filigrafi Sanatı
29 Nisan 2022 15:24 | Son Güncellenme: 29 Nisan 2022 15:25
A+
A-

YALÇIN SEMİR AKARSU

El Sanatları Öğretmeni Songül Çörtük, Osmaniye’de unutulmaya yüz tutmuş filografi sanatını yaşatmaya çalışıyor. 15 yıldır devlet kurumlarında filografi dersleri veren Çörtük, filografiyi “Tel ve çivinin aşkı” olarak tanımlıyor.
Doğuş yeri Batı Asya olan filografi, tıpkı diğer sanat dallarında olduğu gibi zamanla bütün dünyanın bildiği bir sanat olmuş. Nasıl ortaya çıktığı hakkında yeterince bilgi olmasa da Osmanlı Devleti’nde birçok kişi tarafından icra edildiği biliniyor. Ancak Osmanlı’nın son dönemlerinde arka planda kalmış.
Filografi yapılırken, önce desenler belirleniyor ve tahta plakaya desen çizgileri üzerinden çiviler çakılıyor. Daha sonra tel ve iplerle çivilerin arası belirli sarım teknikleriyle dolduruluyor. El emeği göz nuru 3 boyutlu eserler uzun bir uğraş sonunda gün yüzüne çıkıyor. Ortaya çıkan üründe, tel ve çivinin uyum içindeki görüntüsü adeta birbirine arzuyla sarılan sevgilileri andırdığını belirten Songül Çörtük, “Tel ve çivinin aşkı, işte böyle başlıyor.” diyor.
Çörtük, binlerce yıllık bir sanat olan filografinin eskiden hapishanelerde mahkumların ıslahı için de kullandığını söylüyor. Geçmişte mahkumları terapi yöntemi olarak kullanılan filografi bu sebeple, “hapishane işi” olarak da tanımlanıyor.


HEM KAZANDIRIYOR HEM DE RAHATLATIYOR
İŞKUR destekli açtığı kurslarla binlerce insanı unutulmaya yüz tutan filografi sanatı ile tanıştıran Çörtük, “ Eğitime gelen insanlar, bir süre sonra yaptıkları ürünlerin satışını yapmaya başlıyor. Bir yandan maddi kazanç sağlarken diğer yandan da bir şeyler üretmenin mutluluğunu yaşıyorlar.” dedi.
Eğitim sonunda öğrencilerin, özel siparişler ve tasarımlar yapar hale geldiğini söyleyen Çörtük, yaptığı işin sanatın yaygınlaşması için de önemli olduğunu söylüyor.
Sabır ve uzun uğraşlar isteyen bu sanatın aynı zamanda psikolojiye de olumlu etkileri var. Songül Çörtük, “İnsanlar atölyelerimizde sanatla uğraşırken bir nebze de olsa hayatın karmaşasından uzaklaşıyor. Psikolojik anlamda sorunları olan insanlar da direkt psikiyatr tavsiyesi ile gelip, burada rehabilite oluyorlar.” İfadelerini kullandı.


‘FİLOGRAFİ EV KADINLARINA ÖZGÜVEN VERİYOR’
Daha çok ev hanımlarının bu sanata ilgili olduğunu belirten Çörtük, kadınlara da yeni bir amaç vermenin mutluluğunu yaşadığını kaydetti. Çörtük, “Ortaya çıkan ürünlerin satışından gelir elde eden ev hanımları da, belki de hayatlarında ilk defa para kazanmanın ve bir şeyler üreterek kendi ayakları üzerinde durabilecek olmanın özgüvenini yaşıyor.” dedi.
“Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘Yüksek uygarlığın merdiveni sanattır’ sözü, bize gelecek nesilleri ileri taşımak noktasında sanatın önemini açık bir şekilde gösteriyor.” diyen Çörtük, “Biz de her yaştan öğrencilerimize gelecek nesiller için unutulmaya yüz tutmuş bu geleneksel sanatları öğreterek katkı sağlamış oluyoruz.” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.