Zeydan Karalar Gözaltısı: CHP’de Derin Kırılmanın Ayak Sesleri mi?

Zeydan Karalar’ın gözaltına alınması, yalnızca bir yolsuzluk iddiası üzerinden değerlendirilemez; bu gelişmenin arka planında CHP içindeki derin güç mücadelesinin önemli bir etkisi olduğu kanaati oldukça güçlüdür. Bilindiği gibi Zeydan Karalar, CHP’nin 38. Olağan Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu’nu açık şekilde destekleyen isimlerden biriydi. Karalar, Adana’da uzun süredir güçlü bir siyasi figür olarak halk nezdinde geniş bir desteğe sahip. 2024 yerel seçim sürecinde CHP yönetimi değişmiş, Kemal Kılıçdaroğlu koltuğunu Özgür Özel’e bırakmıştı. Ancak Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu kanadı, Adana gibi kritik bir büyükşehirde Karalar’ı aday göstermek zorunda kaldı. Çünkü Karalar dışında başka bir ismin sahaya sürülmesi durumunda CHP’nin bu kenti kaybedeceği tüm anketlerde ve kamuoyunda genel kabul görüyordu. Bu nedenle Karalar, istemeden de olsa, parti yönetimi açısından “mecburi bir aday” haline gelmişti. Seçimlerin ardından yeni CHP yönetimi, özellikle İstanbul merkezli olarak İmamoğlu-Özel çizgisiyle şekillenen kadroların oluşturduğu belediyelerde bazı usulsüzlük iddialarıyla karşı karşıya kaldı. Bazı belediye başkanlarına yolsuzluk operasyonları başlatıldı. Bu durum, parti içinde eski genel başkan Kılıçdaroğlu’nun savunduğu “temiz siyaset” anlayışına bağlı duran kadroların elini güçlendirebilecek bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Zira Kılıçdaroğlu’nun desteğini almış olan pek çok belediye başkanı, özellikle Anadolu kentlerinde, kamuoyunda dürüstlük ve mütevazı yönetim anlayışıyla biliniyor. Tam bu noktada Zeydan Karalar gibi hem Kılıçdaroğlu’na yakın duran hem de kamuoyunda yolsuzlukla anılmamış güçlü figürlerin devre dışı bırakılması, İmamoğlu-Özel ekibinin elini rahatlatmak açısından kritik hale geliyor. Çünkü Karalar gibi isimlerin kamuoyunda “temiz belediyecilik” simgesi olarak kalması, CHP içinde yeni yönetimin belirlediği adaylarda ortaya çıkan yolsuzluk tartışmalarını daha görünür hale getiriyor. Bu da parti içinde, “Özgür Özel’in ekibi şaibeli, Kılıçdaroğlu’nun ekibi temizdi” gibi bir ayrımın toplumda ve parti tabanında yaygınlaşmasına zemin hazırlıyor. Dolayısıyla Karalar’a yönelik operasyon, yalnızca geçmiş bir belediye başkanlığı dönemine dayandırılan bir iddiayla açıklanamaz. Üstelik Karalar’ın Seyhan Belediye Başkanlığı dönemi, 2019 yerel seçimleriyle sona ermiş, aradan tam altı yıl geçmiş durumda. Gerçekten bir usulsüzlük varsa devletin altı yıl boyunca sessiz kalması mantıklı izah edilemez. Bu durum, operasyonun zamanlamasının ve hedefinin siyasi olduğunu düşündürüyor. Özetle bu gelişme, CHP’nin yeni yönetiminin hem parti içinde olası muhalefeti kontrol altına alma hem de kendi belirlediği isimlere yöneltilen eleştirilerin önünü kesme çabasıyla doğrudan bağlantılıdır. Karalar’ın gözaltına alınması, parti içi dengeleri kendi lehine dönüştürmek isteyen aktörlerin, “Herkesin dosyası var” mesajıyla potansiyel rakipleri sindirme hamlesi olarak okunabilir. Bu noktada önümüzdeki süreç, CHP içindeki hiziplerin çatışmasının nasıl seyredeceğini, Kılıçdaroğlu’na yakın eski kadroların ne ölçüde direnç gösterebileceğini ve Özgür Özel liderliğinin parti içi birliği ne kadar koruyabileceğini belirleyecek önemli bir sınav olacaktır.