Üretici maliyetleri düşmeden fiyatlar düşer mi? / Niyazi Koç yazdı
Toplumun gündemi gıda ve temizlik ürünlerindeki önlenemeyen fiyat artışlarıdır.
Enflasyon herkesin gündemi olmuştur.
Markette harcanan para,restoranda ödenen hesap,içilen çayın,kahvenin fiyatı bile gerçeklikten çıkmış
olmasıdır.
İnsanlar fiyatları artacak diye kullanım süresi uzun ürünleri daha fazladan alarak evlerinde stok
yaparak yarınlarda daha fazla ödeme yapmak istemiyorlar.
Ekim ayı itibari ile gıda enflasyonu yüzde yüzleri bulmuş durumda.
Sofralara gelen gıda ürünlerinin fiyatlarını sorgularken o ürünlerin üretim aşamasında kullanılan
girdilerin fiyat artışlarına da bakmak gerekir.
Tarımsal girdilerde yıllık artışın yüzde 227’lere ulaştığı gerçeğini de görmeliyiz.
Elektrik ve mazotu kapsayan enerji grubundaki artış ise yüzde 194 seviyesinde.
Et,süt,yumurta gibi temel gıda fiyatlarının seyrinde en önemli faktör olan yem fiyatlarındaki artış
ise tam yüzde 146.
Tarımsal ilaçlardaki artış oranı ise yüzde 111 düzeyinde iken tohum fiyatları yüzde 99 artmış
durumda.
Bir de çiftçilerin peşin alma gücü olmadığını düşünürsek vadeli alımlarda uygulanan faiz yükünü de
unutmamalıyız.Tarımsal ürün üretiminde yıllık TÜFE,Ekim ayın da yüzde 4.6 artarken yıllık bazda is
yüzde 163’in üzerine çıkmıştır.
Sonuç olarak maliyet baskısı gıda fiyatlarında ki artışın tek nedeni değidir.
Arz ve talepteki dalgalanmalar,piyasa yapısı ve işleyişi, sektördeki anlık gelişmeler,beklentiler ve dış
ticaret de ki dengelerinde fiyatlar üzerinde baskı oluşturduğunu da bilmemiz gerek.
Tarımsal girdilerde ki yıllık enflasyon oranı yüzde 138 olarak gerçekleşirken,Tarımsal üretici
enflasyonu ise 163 ‘lere ulaşmıştır.
Sadece marketleri hedef alarak bu sorun çözülmez.
Sistem kendi içerisinde tıkanmıştır çözüm yolları tıkanmıştır.
Üretim Devrimi kaçınılmaz değil mecburiyet haline gelmiştir.